dogrubilgiler.com

Türkiye'de İstemezük Korosunun Siyasi Etkileri ve Demokrasi Üzerindeki Yansımaları

Türkiye'de İstemezük Korosunun Siyasi Etkileri ve Demokrasi Üzerindeki Yansımaları
Türkiye'de 'istemezük' korosunun, ülkenin demokratikleşme çabalarına karşı duruşu ve bunun sonuçları üzerine bir analiz.

Türkiye'de İstemezük Korosunun Siyasi Etkileri ve Demokrasi Üzerindeki Yansımaları

Türkiye'de çok arsız bir 'istemezük' korosu var. Ülke için olumlu adımlar atıldığında, bu grup her zaman karşı çıkmaktadır. Barajlar, köprüler ve doğalgaz gibi projelerin yanı sıra, dindarların, Alevi ve Kürtlerin sorunlarıyla yüzleşme çabalarına da karşı durmaktadırlar. Bu durum, ülkenin demokratikleşme sürecini olumsuz etkilemektedir.

Olumsuz Tepkiler ve Çözüm Süreçleri

Bu gerçeği en net biçimde 'çözüm süreçleri'nde görmek mümkündür. Geriye dönüp bakıldığında, rahmetli Özal'dan Erdoğan'a kadar bu sorunları çözmeye çalışan her liderin karşısına bu azgın azınlık çıkmıştır. Arkalarında durmadıkları 90'lardaki 'Kürt Raporu'nu bir kenara bırakırsak, hiçbir önerileri de olmamıştır. Bugünlerde yine deliye dönmüş durumdalar.

Başkan Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli'nin 'terörsüz Türkiye' çıkışlarına, terör örgütü elebaşı Öcalan'ın 'PKK'yı feshetme ve silah bırakma' çağrısıyla cevap vermeleri, bu grubun ezberlerini bozmuştur. 'Bu çağrı etkili olmaz' diyerek başlayan, 'Pazarlık var' şeklinde devam eden bahaneler uydurmuşlardır. İş öyle bir noktaya geldi ki, DEM Parti heyetinin önemli ismi Sırrı Süreyya Önder, 'Öcalan'ın hiçbir şartı yok. Şerefim üzerine söylüyorum bu sürecin hiçbir şartı yok.' demek zorunda kalmıştır.

CHP ve Siyasi Kaos

Bu çıkış, kötücül kadronun hızını kesmemiştir. Siyaset üretmeyen CHP içinde yaşanan kaosu saklamaya çalışan kifayetsiz aydınlar ve müptezel gazeteciler, ortalığı ateşe vermeye devam etmektedir. Önceki gün Halk TV'de Kürşad Oğuz'un yönettiği programda, 'Hem Selahattin Demirtaş'ı içeride tutacaksın hem de demokratikleşmeden söz edeceksin. Böyle barış, böyle demokratikleşme olmaz.' ifadeleri dikkat çekmiştir.

PKK ve silahların devreden çıkarılmak istendiğini görmeyen bu grup, Öcalan'ın kurduğu PKK'yı feshetme kararından rahatsız olmaktadır. Yıllardır PKK eksenli siyaset yapan DEM Parti, susarken, bu müptezellerin sesleri yükselmektedir. Demirtaş sürece destek verirken, onun adına bu müptezellerin bağırması, durumu daha da garipleştirmektedir.

İttifaklar ve Suçlamalar

Bu müptezellerin son sığınakları, DEM Parti ile siyasi ilişki kuranların suçlanmasıdır. En son yerel seçimlerde DEM Parti ile 'kent uzlaşısı' adı altında ittifak yapanlar, neden suçlandı ve son dönemde neden tutuklandılar? Bu ilişkiye girenlerin bunun suç olduğunu bilmemesi mümkün değildir. Bu nedenle, bile bile terör örgütü eksenli bir partiyle ittifak yapanlar ile o örgüte silah bıraktırmak için görüşenler aynı kefeye konamaz.

Demokrasi eksikliğinin asıl nedeni terördür. Başkan Erdoğan'ın 'toksik demokrasi' ifadesi, bu durumu özetlemektedir. CHP, bu gerçeği anlamış olsaydı, birçok sorun çok daha önce aşılabilirdi. CHP yönetiminin, HDP veya DEM Parti ile ilişkilerinde 'Terörle ilişkinizi kesin ya da terörsüz siyaset istiyoruz' diye bir şartı olup olmadığını sorgulamak gerekmektedir.

Sonuç ve Gelecek Beklentileri

Son yıllarda en çok tartışılan konulardan biri, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İstanbul'u kazanmak için DEM Parti ile yaptığı 'kent uzlaşısı' olmuştur. 'Neden PKK'yla ilişkinizi kesmiyorsunuz?' sorusunu sormadığı herkes tarafından bilinmektedir. İşin ucu nereye uzanır bilemem, ancak o gün bu soruyu soramayanların bugün operasyon yapılıyor diye ağlamaya hakları yoktur.

Sonuç olarak, Türkiye'de terörsüz siyaset günlerinin çok uzak olmadığı görülmektedir. Bu durum, ülkenin demokratikleşme sürecine olumlu katkı sağlayacaktır. Ancak, bu süreçte karşılaşılan engellerin aşılması için tüm siyasi aktörlerin sorumluluk alması gerekmektedir.